Türkiye’nin En Güzel İlçesi MİDYAT”

28 Şubat 2009 – 15:12
                                              MİDYAT
1-İLÇEMİZİN TARİHİ
Yukarı Mezopotamya’nın bir parcasi olan ilce, duz bir arazi uzerinde kurulmuştur. Etrafi volkanik daglarla cevrilidir.
İlçemiz Midyat,  “Turabdin” diye adlandırılan bölgenin merkezi konumundadır. Turabdin; batıda Mardin, kuzeyde Hasankeyf, doğuda Cizre ve güneyde Nusaybin sınırları içinde kalan bölgenin adıdır. İbadet edenlerin dağı anlamına gelir
    Midyat  ismi ve kuruluşu konusunda, değişik iddialar bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre, “AYNA” anlamına gelmektedir. Başka bir iddiaya göre ise Midyat, Mağaralar Kenti anlamına gelen “ MATİATE” kelimesinden ismini almıştır. Bu iddiayı ileri sürenler, “MATİATE” isminin Asur yazıtlarında M.Ö. 9.Yüzyılda geçtiğini ifade etmektedirler. Midyat’ta ilk yerleşim yerinin mağaralar olduğunu gösteren “Eleth” mevkiidir. Midyat’a 3 km uzakliktaki ve Acirli beldesi yakinindaki Eleth, Hasankeyf ile benzer ozellikler gostermektedir. Su ana kadar bolgede duzenli bir arkeolojik calisma yapilmamistir. Midyat’in ilk yerlesim yerleri olan magaralarda; su biriktirmek icin acilan kuyular ve havalandirma amaciyla birakildigi dusunulen magara tavanlarindaki daire bicimindeki pencereler dikkati cekiyor. Midyat’in yazili tarihinde kimler tarafindan kuruldugu bilinmemekle beraber tarih sahnesine M. O. 1000’li yillarda girdigi yazili ve bulgusal buluşlar ortaya cikarilmistir.


 
   1973 Mardin İl yıllığında İlçenin tarihçesi hakkında şu bilgiler yer almaktadır: Orta Asya’dan göçüp Anadolu’ya gelen Eti Türkleri, Mezopotamya dediğimiz Dicle ve Fırat Nehirleri arasında yer alan  ve verimli topraklara sahip olan bölgeye yerleşmişlerdir. (M.Ö. 2000 yıllarında) Bölgeden geçişleri sırasında Midyat’ı  büyük bir mağara şehri halinde kurup, hayvanlarını da burada barındırmışlardır. Midyat’ın altındaki mağaralar o devirlerde barınak olarak kullanılmışlardır. Bu mağaraların birbirleri ile bağlantıları vardır. Daha sonraları bu bölgeye Orta Asya  Türklerinin öncü göçebeleri olan Komuk Türkleri gelip yerleşir.
 
    Bölgeye gelip yerleşen Komuklar, asırlarca Asurilerle savaşmışlardır. Bu dönemlerde Asurilerin birkaç defa bölgeyi ele geçirdiği görülmektedir. Ancak bu istilaları pek uzun sürmez ve her defasında çekilmek zorunda kalmışlardır. Nitekim Asur Hükümdarı Tıglatninip zamanında Komuklar, tamamen duruma hakim olmuşlardır. M.Ö. 500-100 yılları arasında bölge, değişik kavimlerin istilasına uğramıştır. Makedonyalılar, Persler, Romalılar bu bölgede hüküm sürmüşlerdir. Midyat’ ın asıl meskun hale gelişi veya bölge olarak kuruluşu Selefkuslar devrine rastlamaktadır (M.Ö.180 Yılları).
 
 
    M.S. 5. yy kadar Hıristiyanlık bölgeye hakim olmuştur. VI. asırdan sonra, İslamiyet’ in yayılışı ile birlikte Arap akınları başlamış ve VII. yüzyılda Halit B. Velid orduları bölgeyi fethetmişlerdir. Abbasiler döneminde bölgede imar ve kalkınma hareketleri görülmüştür. Midyat köylerinin ekserisi Harun El Reşit döneminde kurulmuştur. Harun El Reşit’in oğlu Memun’un Türk-Arap karışımı olarak kurduğu büyük bir ordu Cizre-Mardin eski patika yolu boyunca yüz karakola yerleştirilmiştir. Mahalmiler böyle doğmuşlardır. Midyat ve çevresindeki köylere verilen “MAHALMİ” adı buradan gelmektedir. Mahalmi; yüz mahalle, yüz yer, yüz ordugah anlamına gelir ve bugün de Cizre’den Mardin’e kadar eski patika yolu, özellikle eski Bağdat yolu üzerindeki ( bu kervan yolu üzerindeki) bu köyler, Türkçe, Süryanice ve ağırlıklı olarak Arapça karışımı Mahalmice diye tabir edilen bir dili konuşur. Bu köyler: Söğütlü, Şenköy, Acırlı, Çavuşlu, Sarıkaya, Gelinkaya, Düzgeçit, Ovabaşı, Ziyaret, Estel Kesimi, Yolbaşı, Sarıköy, Düzova, Yayvantepe, Eğlence, Pelitli’dir.
 
    Mahalmice konuşan bu köylerimizin sakinleri konusunda başka görüşler de vardır. Bir görüşe göre bunlar, Necef Çölünde yaşayan cengaver ve savaşçı Benihilal kabilelerinden. Büyük bir kısmının Orta Asyalı Türklerden olduğu da rivayet edilir. Cizre ile Mardin arasında Midyat bölgesinde yerleştirmekle Bizans’a karşı hem savunma hem de futuhat politikası takip etmiş olan Memun, Estel Camii’ni ve Derizbin (Acırlı) Camii’ni inşa ettirmiştir.
         
     
   
    11. yüzyılda Artuk Devleti genişleyerek, batıda Halep, doğuda Musul ve Bitlis, Kuzeyde Harput (Elazığ), güneyde Darzuru içine alır.İşte Midyat da, bu dönemde Mardin, Hasankeyf ve Musul eyaletleri arasında irtibat vazifesi gören bir bölge olarak en parlak devirlerinden birini yaşamıştır. Bu tarihte bölgenin merkezi Derizbin ( Acırlı ) köyüdür. Derizbin beyleri Artukoğullarına bağlı yarı müstakil bir beylik olarak hüküm sürüyorlardı. Mervaniler ve Eyyübiler’den sonra Midyat 1535 yılında Bıyıklı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından ele geçirilmiştir. 1838 yılında Diyarbakır Valisi Ali Paşa tarafından ziyaret edilen Midyat’ta, bir redif taburu teşkil edilir. 1810 yılında ilçe olan Midyat, 1915’te Cevat Paşa tarafından  imar görülmüştür. Askeri Kışla, Cevat  Paşa Camii ve Ulu Camii bu dönemde inşa edilmiştir.
 Midyat 1810 yilinda ilce olmus, 1890 tarihinde belediye teskilatina kavusmustur. İlcenin ilk idari binasi tastan yapilmis kemerli, sade bir evden ibarettir. İlce halki Kurtulus Savasi’nda milli mucadeleye fiilen katilip destek vermistir.
Midyat’in kimler tarafindan kuruldugu kesin olarak bilinmiyor
 Midyat mimari alanda bolgenin lideri konumundadir. Zengin bir mimari doku icinden yukselen cami minareleri görülmektedir. Özellikle de yörenin taş ustalarının incelikli becerileri, Midyat’a bir Açıkhava müzesi görünümü kazandırmakta.
Geçmişte yaygın bir üne sahip geleneksel el sanatlarından bakircilik, kilim dokumacılığı, kumaş boyama, çömlekçilik ve kuyumculuk yapılmaktaydı. Çömlekçilik az da olsa, sadece Telkari gümüşü el islemeciliği sanatı Midyat’ta halen varlığını sürdürmekte. Bu özelliğiyle bugün de dünyada saygın ve iddialı bir konuma sahiptir.
2- İLÇEMİZİN COĞRAFİ YAPISI

İlçemiz, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin güneyinde yer alan Mardin İline bağlı coğrafi  konumu itibari ile; doğusunda Dargeçit İlçesi, batısında Ömerli İlçesi, kuzey batısında Savur İlçesi, kuzeyinde Batman İline bağlı Gercüş, güneyinde Nusaybin İlçesi, doğusunda ise Şırnak İline bağlı İdil İlçesi yer almaktadır. Yüzölçümü 1083 km² dir.   
     
     Midyat İlçesinin arazileri genellikle engebeli olmakla beraber çok yüksek dağı yoktur. İlçe merkezi ise ortalama 800-1100 m. arasında değişen bir yaylada kurulmuştur. Susuz olan eteklerde üzüm bağları, sulak yerlerde ise sebze ve meyve yetiştirilmektedir. Ovalar küçük düzlüklerdedir. Buralarda genellikle tahıl ekimi yapılmaktadır.
 
     Bölgede dağ ve araziler ormansız ve çıplaktır. Elli yıl öncesine kadar bu dağların ormanlık olduğu, yakın köylerdeki palamut ve meşe köklerinden anlaşılmaktadır.
 
     Midyat’ ta karasal iklim görülür. Kışlar soğuk, yağmur ve kar yağışlı; yaz ayları ise sıcak ve kurak geçer.
 
     Midyat ilçesinde belli başlı bir akarsu yoktur. Sivrice köyü arazisinde doğarak, Nusaybin ovasını sulayan ve Çağ-Çağ hidroelektrik santralini çalıştıran Beyazsu ve Karasu çaylarından fazla yararlanılmamaktadır. Beyazsu Çayının etrafı ağaçlı ve ormanlıktır. Buralarda çeşitli sebze ve meyve yetiştirilir. Akarsulardan balık avlanılabilmektedir. İlçemiz 1968 yılında bu santralin açılmasıyla elektriğe kavuşmuştur. Daha önce 1959 yılında dizel motorla çalışan elektrik şebekesi vardı. Bu açıdan da Beyazsu  ve Karasu çaylarının önemi büyüktür. Ayrıca ilçemizin içme suyunun yarısı bu kaynaklardan karşılanmaktadır.

3-İLÇEMİZDE EKONOMİ VE GEÇİM KAYNAKLARI
   
 A-TARIM VE HAYVANCILIK         
   Midyat’a tarımsal faaliyetler sulama imkanı olmadığı için kuru tarım esasları çerçevesinde yapılmaktadır. Arazinin dağlık ve engebeli oluşu da işlenebilir arazilerin irili ufaklı havzalara serpiştirilmesine sebep olmuştur. Mevcut arazilerin çoğunun engebeli ve küçük  olması nedeni ile büyük bir bölümü insan ve hayvan gücü ile işletilmekte olup, tarımda  makine kullanımı çok azdır.
  Başta gelen tarımsal ürünler buğday, arpa, mercimek, acur, ( Midyat’a  has bir salatalık çeşiti olan acur tamamen susuz arazide yetişmekte olup özellikle turşusu meşhurdur) kavun, karpuz gibi mevsimlik tarım ürünlerinin yanında bağcılık ve Antep fıstığı yetiştiriciliği önemli tarımsal faaliyetlerdir.
Özellikle son yıllarda ilçe tarım müdürlüğünün yaptığı çalışmalarla kiraz yetiştiriciliği  teşvik edilmekte Kaymakamlığın da desteği ile örnek kiraz bahçeleri kurulmuştur.  Son yıllarda Kaymakamlığın teşvikleri ile seracılık özendirilmeye ve teşvik edilmeye çalışılmaktadır. Sos. Yrd. ve Dayanışma Vakfı tarafından çiftçilerimize 70 sera verilmiştir. Ayrıca son iki yıldır ücretsiz olarak 30 000 Antep fıstığı aşılaması yapılmıştır. 

 

B- TİCARET
     
      İlçemizin yol kavşakları üzerinde bulunması, ticaret sektörü açısından önemli bir avantajdır. Buna Habur Sınır Kapısı ve Nusaybin Sınır Kapısına yakınlığı da eklenebilir. Özellikle mazot taşımacılığı, ilçe halkı için her yönden bir gelir kaynağıdır. Sadece ilçemizde kayıtlı nakliyeci sayısı 750 dir. Bir çok kişinin Şırnak iline kayıt yaptırması bu sayının gerçekte daha büyük olduğunu göstermektedir.
 
     İlçemizde biri Estel kesiminde (Pazartesi günü) ve diğeri de Midyat kesiminde (Perşembe günü) olmak üzere haftada iki gün halk pazarı kurulmaktadır. Bu pazarlarda Adana, Mersin gibi illerimizden getirilen sebze ve meyveler ile köylerimizde yetiştirilen ürünler pazarlanmaktadır. Bugünlerde özellikle köylerimizden yüzlerce insan haftalık ihtiyaçlarını karşılamak üzere ilçemize akın etmektedir.
 
      İlçemizin ticaretine, Telkari gümüş işleme atölyeleri ve sayıları 40’u bulan kuyumcu dükkanları da önemli ölçüde katkı sağlamaktadır.
 
 C- SANAYİ
 
       İlçemizde  bir tuğla fabrikası ve bir yem fabrikası faaliyet göstermektedir. Ayrıca faal olmayan bir un fabrikası da bulunmaktadır. İlçemizde küçük sanayi sitesi ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.
           
     İlçemizin geleneksel el sanatları arasında, gümüş işlemeciliği ( Telkari ), taş işlemeciliği,  halı dokumacılığı  ön sıralarda yer almaktadır.
            
 D- İNŞAAT
    İlçe ekonomisine büyük katkı sağlayan bu sektörün, son on yıl içerisinde büyük bir gelişme gösterdiği rahatlılıkla söylenebilir. Köylerden ilçe merkezine gerçekleşen göçler, bunda önemli ölçüde etkili olmuştur.
 
HALK ARASINDA KULLANILAN ATASÖZ VE ÖZDEYİŞLER

Öküz düşünce, kesecek bıçak çok olur.
Arkadaşının eşeğine binen, bir gün mutlaka ondan inecektir.
Ağacın kurdu içinden olmazsa, ağaç çürümez.
Ambara ne koyarsan onu çıkarırsın.
Havuç zorla yerden çıkarılır.
İşlerin hassas olmazsa kalbin mutlaka vesvese verir.
Çalışan insanı, halk gönülden sever.
Kendi köpeğine taş atarsan, komşuların ona iki taş atar.
Bazen sahibinin hatırı için köpek affedilir.
Küçükler hata yaparsa büyüklere affetmek düşer.
Başkasının kapısını çalsan, başkası da senin kapını çalar.
Güzel gün, güneşin ışıltısından bellidir.
Büyük evden kız alırsan büyük masraf edersin.
Düşmanın tuzağı, ayağının dibindedir.
Sanat, sanatkârın elinde ölüdür.
Eşek bir defa çamura saplansa, bir daha aynı yerden geçmez
İshalli dana, pisliğini sürüye de bulaştırır.
Kuş kafasından kavurma olmaz.
Bazı insanlar, sırtında taşıdığın heybenin içerinde saklanır.
Her yüz vadinin başı bir vadi, her yüz sözün başı bir sözdür.
Bir köpek yavrusunu şımart, fakat bir çocuğu şımartma.
Başkasının kavurmasıyla ekmeğini yeme.
Derler ki Şam şekerdir, ama vatan daha tatlıdır.
Akan sudan korkma, durgun sudan kork.
Gözlere ışık, düşünceye doğruluk yaraşır. Gözüne ışık,
düşüncelere kitap seç.
Bilgi, eğittiği insanları onurlandırır. Bilge ise, sevgiyi özümleyebilmiş kişidir.
Kin, engerek gibidir ve ikisi de ölüm kusar. Yavruları, öncelikli olarak öz analarını öldürür.
Misafirine asık suratla bal yedirsen, buruk vicdan içinde onu zift ve reçine gibi sayar.

Veysi Yeşilyurt

  1. “Türkiye’nin En Güzel İlçesi MİDYAT”” 9 Yorum

  2. ne yazık ki bilimsel yazılara kimse rağbet etmiyor. bilimsel yazılara fazla yorum yapılmmaması bunu gösteriyor.

    VEYSİ YEŞİLYURT 1 Mart 2009

  3. veysi hocam bunu ben önerdim.beğenmemek mümkün değil,ama yazılar arka arkaya yayımlanınca yazı yorumsuz kayıp gitti

    isimsiz kahraman 1 Mart 2009

  4. Bence de…. Ben bi kaç defa birşeyler yazmayı denedimm.. ama baktım rağbet yok.. vazgeçtim..

    YusufKaplan 1 Mart 2009

  5. Kasabamızda,yanlış değilse,iki ilköğretim okul ve bir lise,Belediye ve devlet hastanesi ve bunların barındırdığı bir yığın devlet memuru var ve sanırım bunların %90’ı da kasaba halkından,
    Bir internet sitesi için yazı yazmak,bir elin parmağı kadar insan tarafından yerine getiriliyor. bunlardan birisi YEŞİLYURT ÖĞRETMEN,onun yazdıkları okunsun veya okunmasın,yorumlansın veya yorumlanmasın,bu işin bilincinde olan herkes biliyorki,YEŞİLYURT ÖĞRETMEN görvini fazlasıyla yapıyor.Herkesi bilmem ama,ben ona teşekkür ediyorum.

    fehmi akyol 2 Mart 2009

  6. köyümüzü çok güzel tanıtmışsınız.thank you very much.

    gül 2 Mart 2009

  7. fehmi amcanın yorumu bana yeter. fehmi amca ve bütün ilgilenenlere teşekkürler.

    VEYSİ YEŞİLYURT 2 Mart 2009

  8. Veysi hocam gerçekten ellerine sağlık.değerli zamanını ayırıp, bizlere değerli bilgileri sunduğun için çok teşekkür ederim.

    DAVUT YEŞİLYURT 3 Mart 2009

  9. hocam yazılarınız gerçekten güzel

    MARDİNLİ 3 Mart 2009

  10. very good

    ayla 26 Mart 2009

Yorum yapmak için giriş yapınız.