Çocukluğum

23 Eylül 2008 – 03:22

Eski  Ramazanlar, eski bayramlar, eski günler derken; aklıma çocukluk günlerim geldi. Belki de hepimizin çocukluk günleri zor şartlarda geçmiş, ama  çocukluk denince hepimizin  mutlaka hatırlayacağı güzel bir anı vardır. Ne zaman konu açılırsa o anı özleriz; ah nerde o günler deriz. Sebebi o duyguları yaşayamamış olmamızdandır.
Ne maharetli çocuklar idik! Bütün oyuncakları kendimiz yapardık, gerçi bu günün oyuncaklarından daha iyi değildi ama, en azından kendi eserimizdi; telden, tahtadan ne güzel arabalar yapardık, renkli kablolarla ne güzel süsledik, ya o tahtadan kılıçlar, asma dalından koçlar… Aman! Kesmeyin, asmayı bozarsınız, diyen dedelerimizin ikazları, hala kulaklarımda çınlıyor. Ya… Bizim için önemli olan asma mıydı? Oyuncak mıydı? Biz çocuklar  sapan yapmak için “Y” şeklinde  güzel bir dalı kesmek için, bir ağacı bile feda edebilirdik. Bir karpuz için, bir salkım için; bir bağı, bir tarlayı alt üst edebilirdik. Yuvasına giden bir kuşu vururduk, başını da ellerimizle koparırdık, acımasızca. Umurumuzda mıydı dünya? Çocuk aklı işte.
Son söz: Benim için doyduğum yer değil; doğduğum yer önemlidir. Zaten rüyalarım bunu doğruluyor.
Dünyaya gözlerimi açtığım, büyüdüğüm  yeri asla unutmamak  gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bizler saygıyı, sevgiyi, paylaşmayı orada öğrendik.

Yazı: İsimsiz Kahraman

Yorum yapmak için giriş yapınız.